26 Kasım 2006 Pazar

Boş zamanlarımızda dünyayı kurtarabiliriz

'Erke' adlı bir şirket adına emekli tümgeneral Uğural, basın toplantısında müjdeyi verdi: "Enerji sorununu çözdük. Savaşlara son verecek bir buluştur bu.
Yakıt kullanmadan enerji üreten bir cihaz yaptık!"
Sevinmemek mümkün mü?
"Ee cihaz nerede?"
"Öyle hemen gösteremeyiz. Zaten bunun henüz bilimsel bir temeli de yok. Kimseyi inandırmak gibi bir amacımız da yok!"
"Basın toplantısını neden düzenlediniz o zaman?"
"Bu buluşun Türk milletine ait olduğunu tescil ettirmek için!"
Ya buluş gerçek değilse? Bu sefer Türk milleti biraz zor durumda kalacak demektir! Basın toplantısını izleyenlerin çoğu emekli subaydı. Enerjinin stratejik önemi malum.
Nükleer füzyon yoluyla temiz enerji elde etmek için teknoloji geliştirmek Batı ülkelerinin hayali. Bu işe 10 milyar avro ayırdılar. Şansa bakın ki bizim adı sanı duyulmadık bir şirketimiz çok daha ileri bir buluşla ortaya çıkıyor: Hiç enerji koymadan enerji üretecek bir makine! 'Almadan vermek Allah'a mahsustur' demeyin, bu işler hiç beli olmuyor.
Batılıların 10 milyar avro ayırdığına bakmayın, Türk'ün dehası bu işi çok ucuza getirebilir. Nitekim, Fahri Akan adlı bir fırıncı 200 bin YTL harcayarak Con Ahmet'in devri daim makinesini bulmuş. Yani enerji almadan veren bir makine. Gazeteye de bir güzel poz vermiş.
"Az değil, altı ay çalıştım bu makineyi yapak için" diyor. İşin başında elektrikten pek anlamıyormuş.
"Çok gezdim, profesyonellerden bilgi aldım" diyor. Malum, çok okuyan değil, çok gezen bilirmiş.
Bir emekli subay da, "Oho, bu da bir şey mi, ben devri daim makinesini yıllar önce bulmuştum" diyor, "sonra birisine verdim, gitti."
"Aman efendim, nasıl olur, siz dünyayı kurtaran adam olma şansını kaçırmışsınız. Nerede o adam?"
Gerçi bu dâhiler yalnız bizde çıkmıyor. ABD'de 17 yaşında bir öğrenci, evinin bodrumunda nükleer füzyonu gerçekleştirdiğini ileri sürmüş! Eski püskü âlet edevatı kullanarak!
Bunları okudukça canım sıkıldı. "Benim neyim eksik, bizim evin bodrumunu ben de kullanayım bakalım nükleer füzyonu gerçekleştirebilecek miyim?" Yakınımızdaki çarşıda hırdavatçı dükkânı var, doğru oraya gittim. Elektrik teli, pil, priz, ampul filan aldıktan sonra Mustafa beyin kulağına eğildim, "Nüleer yakıt da bulunur mu, Mustafa bey?"
"Aman beyim, ne yapacaksın nükleer yakıtı? Mahalleyi havaya mı uçuracaksın?"
Anlaşıldı, bu adamda da bir şey bulunmaz ki. Neyse, deneylerime şimdilik eldeki malzemeyle başlayayım, gerisini sonra tamamlarım, diye düşündüm.
Sonra elektrik çarptı, araştırmamı askıya aldım. Dünyayı kurtarmak benim harcım değil galiba.

Türker Alkan - 24/11/2006

kaynak: http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=205464